Hacettepe Üniversitesi Sosyal Hizmet Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Vedat Işıkhan, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını kontrol altına alındıktan sonra ortaya çıkabilecek ruh sağlığı sorunları için verilecek psiko-sosyal destek hizmetlerinin şimdiden planlanması gerektiğini bildirdi.
Hacettepe Üniversitesi Sosyal Hizmet Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Vedat Işıkhan, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını kontrol altına alındıktan sonra ortaya çıkabilecek ruh sağlığı sorunları için verilecek psiko-sosyal destek hizmetlerinin şimdiden planlanması gerektiğini bildirdi.
Prof. Dr. Işıkhan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, dünyada binlerce kişinin ölümüne neden olan Kovid-19 salgınının acil durum müdahalesini gerektiren önemli bir halk sağlığı sorunu olduğunu söyledi.
Diğer pandemiler gibi Kovid-19’un da önemli psiko-sosyal sorunlar yarattığını belirten Işıkhan, uzun süreli ve dinamik pandemik durumların başta korku olmak üzere kaygıyı, şüpheyi ve depresyonu artırabileceğini ifade etti.
Koronavirüs riskiyle karşılaşanların, hastalığın neden olduğu birçok zorlu koşullarla karşı karşıya kaldıklarını dile getiren Işıkhan, “Hastalarımızın bu dönemdeki gelir getirici faaliyetleri azalabilir ve başkalarına karşı olan yükümlülükler ise yaşadıkları stresi daha da artırabilir. Virüsü taşıyan bireyler hastalanabilir, uzun bir iyileşme dönemi yaşayabilir, hayatta kalmanın suçluluğunu hissedebilir ve tamamen iyileşmesine rağmen toplumdan kaçabilir ve izole olabilirler.” değerlendirmesini yaptı.
Kovid-19 salgınının yarattığı psiko-sosyal etkilerin doğal olarak tüm toplumu etkileyeceğine dikkati çeken Işıkhan, sağlık çalışanları, psikolojik hastalığı bulunanlar ve yaşlıların bu durumdan daha fazla etkilenebileceğine dikkati çekti.
Kovid-19 salgınına karşı en önemli antivirüs “umut”
Prof. Dr. Işıkhan, koronavirüs salgınının neden olduğu etkileri önlemek için yapılması gerekenlere ilişkin şu bilgileri verdi:
“Virüsü taşıyanların benlik sistemleri altüst olmuştur. Vücut bu parçalanmayı tamir etmek ve yeniden eski dengeyi (fiziksel ve sosyal denge) sağlamak için olağanüstü çaba harcar. Benliğin tekrar oluşumu zaman alabilir. Salgının yarattığı stres oldukça etkilidir. Stres bulaşıcıdır, gerekli önlemler alınmadığı takdirde bireyin fiziksel, ruhsal ve sosyal sağlığını olumsuz yönde etkilemektedir. Stres özellikle bilişsel davranışlara (algı, dikkat, konsantrasyon gibi) zarar vermesi nedeniyle bireylerin bu salgına yakalanma riskini de artırabilir. Kovid-19 salgınına karşı en önemli antivirüs umuttur. Umut sıfırdan fazla ümidimizin olması demektir. Bu salgının üstesinden gelineceği ve bireysel ve toplumsal sistemin yeniden eski haline, yani dengeye döneceğine sürekli vurgu yapılmalıdır. Salgına karşı geleceğe yönelik ulaşılabilir hedeflerin belirlenmesi önemli bir stratejidir. Deneyimlerimiz bu durumun gelip geçici olduğunu göstermektedir.”
“Umudunuzu kaybetmemek için hedefler belirleyin”
İnsanların umudunu korumak amacıyla kendisi ve ailesi için geleceğe yönelik hedefler belirlemesi gerektiğini belirten Işıkhan, son günlerde yaşlılara yönelik çirkin uygulamaları hatırlatarak şunları kaydetti:
“Yaşlılarımızın yaşadığımız toplum içinde damgalanma, ayrımcılık gibi risklerle karşı karşıya kalmaları önlenmelidir. Bunun için gerekli cezai ve hukuki önlemler alınmalı ve böyle bir durumla karşılaşılması halinde en ağır cezaların verilmesi konusunda toplumda bir konsensüsün oluşturulmasına dikkat edilmelidir. Ayrıca Vefa Sosyal Destek gruplarının tüm Türkiye’de yaptığı uygulamaların dünyada önemli bir hizmet modeli olarak şimdiden büyük takdir topladığını görüyoruz. Tüm bakanlıklarımızın psiko-sosyal ekipleri, gerek tele-destek gerekse sosyal medyada oluşturulacak linkler aracılığıyla vatandaşlarımızın yaşadığı bu özel durum için hizmete hazır olmalıdır. Var olan ekipler ise güçlendirilmelidir. Salgın kontrol altına alındıktan sonra ortaya çıkabilecek ruh sağlığı sorunlarına, özellikle travma sonrası stres bozuklukları, majör depresyon gibi sorunlara yönelik travma sonrası psiko-sosyal destek hizmetlerinin de şimdiden planlanmasının gerekir.”
Bu dönemde tahribat gören ruhun da güçlendirilmesi gerektiğini vurgulayan Işıkhan, virüsün bulaşma riskinin fiziksel etkilerine karşı koymak için Türkiye’nin dünyaya örnek olacak uygulamaları hayata geçirdiğini dile getirdi.
Işıkhan, salgının yarattığı etkiler nedeniyle vatandaşların yaşayabileceği sorunları, stresi, kaygıları, endişeleri azaltmak için Türkiye’nin psiko-sosyal açıdan güçlendirilmesi gerektiğini ifade ederek, “Salgının bulaşıcılığı azaldıkça psikolojik yakınmalar da paralel olarak azalacaktır. Bunun için sağlık çalışanları başta olmak üzere psiko-sosyal ekibe de önemli sorumluluklar düşmekte.” değerlendirmesini yaptı.